Maçtan önce iki takım da birbirleri için çantada keklik değillerdi…
Şöyle de bir gerçek ki, futbolu bilenler, Ronaldo gibi üst düzey bir oyuncuyu kadrosunda barındıran Portekiz’i bu maçın favorisi olarak gösteriliyordu…
Gürcistan’ı 3-1’le geçen Türkiye’nin de maçı kazanma şansı vardı…
A Milli Futbol Takımımız, Gürcistan maçını zorlansa da kazanmayı bildi…
Hem de sırtı kaleye dönük, yüksek top hakimiyeti olan bir forvet oyuncusunun olmamasına rağmen…
Yani, Galatasaray’ın Mauro Icardi’si, Fenerbahçe’nin Edin Dzeko’su gibi…
Gürcistan maçında kenar oyuncularının yaptığı ortaların hemen hemen hepsinde Barış Alper Yılmaz güdük kaldı…
Kenarlardan Kerem Aktürkoğlu ile Yunus Akgün, göbekten de Hakan Çalhanoğlu taşıyacak, Barış Alper Yılmaz gol vuruşu yapacak!
Öyle olmadı işte…
A Milli Takımımız Gürcistan maçında olduğu gibi, bu maça da maalesef forvetsiz çıktı…
Türkiye, Vincenzo Montella yönetiminde 10’uncu sınavını Portekiz karşısında verirken, sahaya da sürpriz bir 11’le çıktı…
Altay Bayındır-Zeki Çelik, Abdulkerim Bardakçı, Samet Akaydın, Ferdi Kadıoğlu- Hakan Çalhanoğlu- Kaan Ayhan- Kerem Aktürkoğlu, Orkun Kökçü, Yunus Akgün-Barış Alper Yılmaz…
Montella, sakatlıklarından dolayı kadroya almadığı kaleci Mert Günok ile İrfan Can Kahveci’nin yanı sıra yorgun olduğu için Arda Güler ve Kenan Yıldız’ı risk etmediğini açıkladı maç öncesinde…
İnandırıcı mıydı?
Bilemiyorum.
*
Rakip Portekiz’e gelince…
Portekiz takımı doğruyu söylemek gerekirse eski gücünde olmasa da, adı üstünde Portekiz…
Takımın tamamı Ronaldo’ya oynuyor…
Ki, Ronaldo da eski Ronalda değil…
Takımı gibi, kendisinin de yaşı Kemale ermiş…
Ama, yine de dikkate alınacak takım, dikkate alınacak bir futbolcu olduğunu, ilk 45’de 2-0 geriye düşünce görmüş olduk…
Portekiz, Çekya’yı ilk maçın uzatma dakikalarında bulduğu golle 2-1 mağlup etmeyi başardı…
Bu maça da kazanmak için çıktılar…
Ve kazandılar…
Hem de 3-0’lık bir skorla…
A Milliler, BVB Dortmund stadına Gürcistan maçında olduğu gibi müthiş bir seyirci desteği ile adım attılar…
Karşılaşmanın ilk 10 dakikasında karşılıklı ataklar vardı…
İki takımda kontrollü bir oyunu tercih ederlerken, bizim çocuklar özellikle kenarlardan getirdikleri toplarla Portekiz savunmasını hataya zorladılar…
Zeki Çelik, Ferdi Kadıoğlu, Kerem Aktürkoğlu ve Yunus Akgün’den oluşan kenar adamlarımızla, hem pozisyon hem de gol girişimlerimiz vardı…
Bizim girişimimiz, Portekiz’in ise golü vardı…
21’de savunmamızın arkasına sarkan Mendes’in yerden ortasında topla buluşan Bernardo Silva tek vuruşla Portekiz’i öne geçirdi…
1-0’ı bulan Portekizliler, kendi yarı alanlarından pas yaparak çıkmakta zorlanmazlarken, bizim çocuklar baskı yapma konusunda biraz çekimser kaldılar…
Maçın kader anı ise 29’da geldi, Samet’i buldu…
Bahtsız Bedevi’yi çölde kutup ayısı bulurmuş ya, Samet’in hikayesi de öyle!
Gürcistan maçının kahramanı Samet ile kaleci Altay, birbirlerine öyle bir Fransız kaldılar ki, düşman başına…
Portekizliler, Samet ve Altay’ın kendi kalelerine attıkları golle 2-0’ı buldular…
Hem de hiç riske girmeden…
İlk yarıda golümüz yoktu, girişimlerimiz vardı…
Bu gol girişimlerinde de final pasları ve final vuruşlarında güdük kalınca, Portekiz soyunma odasına 2-0 önde girdi…
İlk yarıda önemli notlarından birisi de Abdülkerim’in 25. Dakikada kart görmesi ve cezalı duruma düşmesiydi.
İKİNCİ YARI
Montella ikinci yarıya Orkun’un yerine Yusuf Yazıcı hamlesiyle, Portekiz ise golle başladı…
56’da savunmamızın arkasına atılan topla buluşan 39’luk Ronaldo, topla önce kendisi buluştu, sonra da Fernandes’i buluşturdu ve skor 3-0 oldu…
Montella, 58’de Kerem ve Kaan Ayhan’ı kenara alırken, Kenan Yıldız ile İsmail Yüksek’i sahaya sürdü…
Sürdü de ne oldu?
Koca bir hiç!
Montella kusura bakmasın, ama son dönemlerde yap-boz tahtasına dönen bir Milli takım gördük…
İdeal takımı ve oyuncuları bir türlü sahaya yansıt(a)madı İtalyan hoca…
Yine kusura bakmasın, genetiği ile oynadı, hem takımın hem de oyuncuların…
Rotasyona karşı değiliz…
Rotasyon tabii ki gerekli…
Ama Montella rotasyondan çok, fantastik arayışlara girerek fark yaratma çabasındaydı…
Yani, kendi farkını, ama tutmadı…
Bu maçta hem kendisi hem de bizim çocuklar sınıfta kaldı…
70’de Arda Güler’i sahaya süren Montella, belki tribünlerin gazını aldı, ama Portekizlilerin 3-0 önde olmalarına rağmen, oynama isteklerine müdahale edemedi…
“Her şey iyi giderken, nasıl düştük bu hallere” demeden, önümüzdeki Çekya maçına konsantre olmalıyız ve bir üst tura çıkmanın hesaplarını yapmalıyız.